Koleksiyon Hakkında

“Varlığı saptanan bir ses sembolü korunmayı hak ediyor demektir, çünkü ses sembolleri bir toplumun akustik yaşamını benzersiz kılar.”

Murray Schafer, 1977


İstanbul’un Sesleri projesi, Pınar Çevikayak Yelmi’nin Koç Üniversitesi’nde danışmanlığını Doç. Dr. Nina Ergin, Doç. Dr. Sertaç Kakı ve Doç. Dr. Asım Evren Yantaç’ın yaptığı doktora araştırması kapsamında gerçekleştirilmiştir.

İstanbul’un Sesleri projesi ile şehrin günlük yaşayışının ve geleneklerinin işitsellik açısından ele alınması, şehre özgü akustik değerlerin korunması ve şehrin akustik dokusunu sergi yoluyla sunarak bu değerlere olan farkındalığın artırılması amaçlanıyor. Sesler günlük hayatın ve yaşayışın ayrılmaz parçalarıdır; dolayısıyla somut olmayan kültürel mirasın da önemli bir kısmını teşkil ederler. İşitsel kültürel miras hem ses kavramının fiziksel özellikleri hem de somut olmayan kültürün zaman içinde değişmesinden dolayı iki kat daha fazla yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu bağlamda değerlendirecek olursak, günümüz geleneklerinin işitsel değerleri mümkün olduğunca hızlı bir şekilde koruma altına alınmalıdır.

İstanbul’un Sesleri projesi kapsamında, günümüz İstanbul’unun sembolik sesleri yapılan anket ve röportajlar doğrultusunda belirlendi ve 2015 senesi boyunca gerçeğe en yakın işitsel deneyim sağlayacak teknik donanımla kaydedildi. Sonrasında, kültürel seslere uygun bir metadata sistemi geliştirildi ve kaydedilen bütün sesler, Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi’nde oluşturulan bir dijital koleksiyon ile herkesin erişimine açıldı. Böylece şehrin geçmiş ve gelecek kültürel ses alanlarının da sonradan eklenebileceği sistematik bir arşivin temelleri atılmış oldu.

İstanbul’un Sesleri koleksiyonunu genişletmek adına “Soundsslike” projesi (soundsslike.com) başlatıldı. Soundsslike projesi, İstanbul’daki korunmaya değer bulunan tüm seslerin paylaşılabileceği ve ilgilenen herkesin katkıda bulunabileceği interaktif bir platform olarak hayata geçirildi. Projenin en temel amacı ise; kentsel ve kültürel seslere olan farkındalığı artırırken, bu seslerin korunmasını kolektif bir çalışmaya dönüştürmek.

Europeana Sounds organizasyonu ile kurulan ortaklık sayesinde, koleksiyondaki sesler artık Europeana Sounds platformunda da ulaşılabilir hale geldi. Proje, ayrıca Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED)’de interaktif bir sergi yoluyla, Studio-X İstanbul’da da deneyimsel bir sergi yoluyla ziyaretçilere sunuldu.

İstanbul’un kültürel ses alanının somut olmayan kültürel miras kapsamında korunması projesi, alanında ilk ve tek olmasının yanı sıra şehrin sürekli değişen akustik siluetinin de gelecek nesillere aktarılarak, politik, sosyolojik, ekonomik ve teknolojik gelişim ve değişimlerin bu akustik siluete yansımalarının incelenmesine bir taban oluşturması açısından da büyük önem taşımaktadır.