Bağışçı Biyografileri

Fuat Bayramoğlu

Fuat [Tayyip] Bayramoğlu [Ankara, 1912-1996] Hacı Bayram-ı Veli soyundan gelen Ankara’nın köklü ehl-i tarîk ailelerinden Bayramî-zâdeler’e mensuptur. Babası Şeyh Tayyip Efendi aynı zamanda Birinci Millet Meclisi’nde milletvekili olarak da yer almıştır. Ankara ve Liege üniversitelerinde eğitim alan Bayramoğlu, 1940 yılından itibaren Dışışleri Bakanlığının farklı kademelerinde önemli görevler almış, uzun yıllar çeşitli ülkelerde büyükelçi olarak Türkiye’yi temsil etmiştir. Kendisinin son görevi 1972-1977 yılları arasındaki Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğidir. Fuat Bayramoğlu bu parlak bürokratik kariyerinin yanında hem rubai biçiminde yazdığı şiirlerle hem de kaleme aldığı çeşitli araştırma kitaplarıyla Cumhuriyet döneminin dikkate değer bir kültür ve sanat adamı olarak tanınmaktadır. Kendisinin ilk olarak 1983 yılında Türk Tarih Kurumu yayınları arasında basılan Hacı Bayram-ı Veli Yaşamı-Soyu-Vakfı başlıklı çalışması tamamı orijinal bilgi ve belgelere dayanan alanındaki en kapsamlı çalışma olarak mutlaka anılmalıdır. Bayramîlik ve Ankara tarihi için önemli bir kaynak olan eser, Bayramoğlu’nun uzaktan akrabası olan Koç ailesinin de dahil olduğu geniş Hacı Bayram sülalesinin ayrıntılı bir şeceresini de içermektedir. Eşi Nesteren Hanım’ın Vehbi Koç’un yeğeni olması sebebiyle Koç ailesinin de hısımı olan Fuat Bayramoğlu 1996 yılında, vefatından kısa bir süre önce 5158 eserden oluşan zengin kitap koleksiyonunu ve şahsî arşivini Koç Üniversitesine bağışlamıştır. İşte bu bağış sırasında Üniversiteye intikal eden 53 cilt el yazması eser de Üniversite bünyesindeki Suna Kıraç Kütüphanesi Yazma Koleksiyonu’nun tabir yerindeyse mayası olmuş ve bu maya da görüldüğü gibi tutmuştur. Bayramoğlu yazmalarının bir kısmı, tahmin edileceği üzere aile fertlerinden kendisine kalan eserlerdir. Bununla beraber hem bir araştırmacı hem de kitapsever bir kültür ve sanat adamı olan Fuat Bayramoğlu, kütüphanesinin önemli bir kısmını da şüphesiz ilgi ve araştırma alanları doğrultusunda bizzat şekillendirmiştir. Ona ait yazmalar içinde doğal olarak özellikle Bayramî-melâmî çevrelerde okunan temel tasavvufî eserler, evrâd ve ilahi mecmuaları, çeşitli mutasavvıfların menakıb-namelerı ve doğrudan ya da dolaylı olarak Ankara şehir tarihini ve sosyal hayatını ilgilendiren eserler dikkat çekmektedir.

Koleksiyonda yer alan bazı yazmalarda ise Müderris-zâde ailesine ait temlik kayıtları ve mühürler dikkat çekmektedir. Büyük Hacı Bayram sülalesinin farklı bir kolu olan Müderris-zâdeler de Ankara’nın köklü ulema ailelerindendir. Temel tasavvufî metinlerden Fahreddin-i Irakî tarafından yazılıp Hacı Bayram’ın isteğiyle Türkçe’ye tercümesi yapılan 62 numarada kayıtlı Leme’ât Tercümesi’nde ise örneği çok nadir görülen devâsâ bir tarikat mührü yer almaktadır. Bu meyanda anılması gereken yazmalar içinde tarikat ve ilmiye icazetnamelerine de dikkat çekmek gerekir. Bayramoğlu’na aile büyükleri tarafından intikal eden ve bir tür diploma veya izin belgesi olarak düşünülebilecek olan bu yazmalar doğal olarak kişiye özel tek nüsha eserlerdir. Bu tip yazmalara örnek olarak Ankara tarihinde önemli bir yeri olan Taceddin Dergâhı şeyhlerinden Osman Vâfî Efendi (ö. 1270/1853) tarafından El-hâc Mustafa Efendi’ye verilen mühürlü ve imzalı evrâd icazetnamesi anılabilir.

Josephine Powell

Fotoğraf sanatçısı, koleksiyoncu ve etnolog Josephine Powell [New York, 1919-2007] yüksek öğrenimini tamamladığı Amerika Birleşik Devletlerinden çeşitli uluslararası organizasyonlarda çalışmak üzere ayrıldıktan sonra bir müddet Roma’da yaşamış, gezgin olarak dünyanın bir çok yerini dolaşmış ve 1973 yılında kilimler üzerine çalışmalar yapmak üzere Türkiye’ye gelmiştir. Uzun yıllar boyunca Anadolu’yu, özellikle de konar-göçer yörük nüfusun yaşadığı bölgeleri kelimenin tam anlamıyla köy köy dolaşan Powell başta kilimler ve dokuma ürünleri olmak üzere yerel hayata ait sayısız obje biriktirmiş Anadolu kilimleri üzerine yazdığı kitaplar ve açtığı sergilerle bu yerel sanatın dünya çapında tanınmasına ve yeniden canlandırılmasına vesile olmuştur. Powell vefatından kısa bir süre önce sahip olduğu muazzam dokuma ve elişi koleksiyonunu ayrıca Anadolu’da çekilmiş on binlerce fotoğraftan oluşan hazine değerindeki arşivini Koç Vakfına bağışlamıştır ki bu bağışların bir kısmı halen Sadberk Hanım Müzesinde teşhirde olup tamamı dijitalleştirilerek Koç Üniversitesi tarafından internet aracılığıyla ilgililerin istifadesine sunulmuştur. İşte bu bağış esnasında kütüphaneye intikal eden 1500 kitaplık koleksiyonun içinde yer alan 9 cilt yazma da Suna Kıraç Kütüphanesi’ndeki yazmaların küçük bir bölümünü meydana getirmektedir.

Mithat Sertoğlu

Midhat Sertoğlu [İstanbul, 1913-1995] aslen Saraybosna’dan muhacir olarak İstanbul’a gelen bir aileye mensuptur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun olduktan sonra genç yaşta hem gazetecilikle uğraşan hem de Arşiv Umum Müdürlüğünde çalışmaya başlayan Sertoğlu 1960 yılında bu kurumun müdürlüğüne atanmıştır. Özellikle Osmanlı arşivlerinin kataloglanması, düzenlenmesi ve dünyaya açılması yolundaki gayretleriyle bilinen Sertoğlu aynı zamanda mezun olduğu Üniversitede dersler vermiş, gazetecilik ve dergicilik faaliyetleri yürütmüş ve Osmanlı tarihi üzerine çok sayıda kalıcı eser kaleme almıştır. Mustafa Cezar ile beraber yazdıkları 6 ciltlik Mufassal Osmanlı Tarihi kendisinin ilk akla gelen eseridir. Midhat Sertoğlu’nun şahsî kitaplarının 354 ciltlik bir bölümü ölümünden çok sonra 2008 yılında varisleri tarafından Koç Üniversitesine bağışlanmış olup bunların 18 cildi bu katalogda yer alan yazma eserlerden oluşmaktadır.

Sertoğlu yazmalarına şöyle hızlıca bir göz atıldığında dahi Elif Efendi’nin (ö. 1927) telifi olan çeşitli eserler dikkat çekecektir. Sütlüce’deki Hasîrî-zâde Tekkesinin son şeyhi olan Mehmed Elif Efendi aynı zamanda bir süre Meclis-i Meşâyih başkanlığı da yapmıştır ve hem Osmanlı devrinin son dönemini hem de Cumhuriyetin ilk yıllarını idrak eden çok sayıda eser vermiş velut bir mutasavvıftır. Bu yazmaların Midhat Sertoğlu’nun terekesinden çıkmasının sebebi ise şüphesiz kendisinin Elif Efendi’nin torunu ile evli olmasıdır. Bu yazmalar içinde yer alan 110 numaralı Ed-Dürrü’n-Mensûr fî-Hızâneti Esrâri’n-Nûr adlı Nûr Ayeti tefsiri aynı zamanda son dönem talik hattatlarından olan Elif Efendi tarafından bizzat yazılmış müellif hattı bir eserdir (res. 26). Ayrıca Elif Efendi’nin uzun süredir kayıp olduğu bilinen ve tam bir nüshası yakın zamanda tespit edilen Darwin teorisine karşı yazdığı İrşâdu’l-Gâvîn bi-Reddi Nazariyyeti’d-Darvin adlı Türkçe reddiyesinin eksik bir nüshası da bu kitaplar arasında 112 numarayla kayıtlıdır.

Şinasi Tekin

Türkoloji âlimi Prof. Dr. Şinasi Tekin [Dursunbey (Balıkesir), 1933-2004] İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde başladığı eğitim hayatını Hamburg Üniversitesinde tamamlamış 1959-1965 arasında o tarihlerde yeni kurulan Atatürk Üniversitesinde dersler vermiş ve burada profesör unvanı almıştır. 1965 yılında geçtiği Harvard Üniversitesinde akademik alanıyla ilgili derslerine ve çalışmalarına devam eden Tekin, 1977 yılından itibaren Üniversite bünyesinde hem Sources of Oriental Languages and Litaratures üst başlıklı kitap dizisini hem de Journal of Turkish Studies/Türklük Bilimi Araştırmaları adlı dergiyi kendisi gibi akademisyen olan eşi Gönül Alpay Tekin ile birlikte yayımlamaya başlamıştır. Halen devam eden bu yayın dizileri Türkoloji alanının uzun soluklu ve saygın akademik yayınları arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Kitap ve makale boyutunda çok sayıda bilimsel çalışması bulunan Şinasi Tekin kendi ihtisas alanı olan tarihî Uygur Türkçesi ile eski Anadolu Türkçesi konularının otorite isimlerinden biridir. Şinasi Tekin aynı zamanda 1997 yılından vefatına kadar Balıkesir’in Cunda adasında Harvard Üniversitesi ile Koç Üniversitesinin ortak organizasyonuyla faaliyetlerine devam eden Osmanlıca Yaz Okulunun da kurucusu ve yöneticisi olarak dersler vermiştir. Zengin yazma ve basma eserlerden oluşan Şinasi Tekin’in şahsi kütüphanesi vefatından sonra ailesi aracılığıyla Koç Üniversitesine geçmiştir.

Tekin öncelikli olarak Türk dili tarihi bakımından önemli olduğunu düşündüğü eserlere yönelmiştir. Dolayısıyla Tekin yazmalarının aslî özelliği Anadolu Türkçesinin erken dönemlerinde telif ve istinsah edilmiş eserler olmalarıdır. Halk arasında geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan başta mevlid türü olmak üzere dinî konularda yazılmış çok sayıda popüler eser, erken dönemlerde yazılmış tefsirler, satır arası Kuran tercümeleri, Türkçenin tarihi gelişimi bakımından son derece önemli olan erken dönem tıp kitapları, halk hikâyeleri, makteller ve tabii birçok lugat kitabı kendisinin meslekî ilgisi sonucu bir araya gelmiştir.

Salim Erel

Salim Erel, 1929 yılında Ereğli’de doğmuştur. İlkokulu Konya’da Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulunda, ortaokul ve liseyi Konya Erkek Lisesi ‘nde bitirmiştir. 1949 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesine girmiş ve 1953 yılında mezun olmuştur. 1956-1957 yılları arasında Amerika’da eğitim görmüş ve 1958 yılında Türkiye’ye dönerek Konya Devlet Su İşlerinde çalışmaya başlamıştır. 1973 yılında Ereğli Belediye Başkanlığına seçilerek bu görevini 1977 yılına kadar sürdürmüştür. 6 Ekim 1983 yılında da Konya Milletvekili seçilmiştir.

Kaynak:

* Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi El Yazmaları Kataloğu  1, haz. Ali Emre Özyıldırım, Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi, İstanbul 2018